18 Nisan 2012 Çarşamba

ELLİSİNDEN SONRA YAPAMADIĞIN BİR ŞEY...

İnsan 50 yaşından sonra arkadaş yapamıyor kendine. 
Koca yapıyor, karı yapıyor, çocuk yapıyor, arkadaş yapamıyor. 
Yapsa da eskiler gibi olmuyor. Halbuki uykuya dalar gibi 
arkadaş olurduk okuldayken. Arkadaş olmak için yaratılmış gibiydik. 
Bir hafta içinde böbrek verecek hale gelirdik. 
Neden olmuyor bu işler 50'sinden sonra? 
Neden olamıyor?


Oysa o ne güzel bir iştah, o ne güzel bir açlıktı.. 
Herkes herkese açtı. Seçer, bulur buluştururduk "
ruh ikizlerimizi." 
Ne de çok ruhdaşımız vardı. Hiç açıkta kaldığımı 
hatırlamıyorum. Ruhumun güzel bir ikizi mutlaka 
olurdu yanı başımda. Ölümüne sevdiğim, uğrunda 
her şeyi göze alabileceğim, her şeyiyle güzel, her 
şeyiyle doğru, her şeyiyle kabul ettiğim.. 
Basbayağı bir aşkla bağlı olduğum..


Şimdi ne zor. Herkes kapalı kutu. 
Herkes kapanmış, kaplumbağa olmuş. Bir kahve içimi 
zorlu randevulara bakıyor. Yatıya kalmak bir tabu. 
Evler de gönüller de sımsıkı kapalı.


Gençliğin en çok bu yanını özlüyorum. 
Ne güzelliğini, ne diriliğini, ne başıboşluğunu. 
Aynı yazarı, aynı şairi seviyoruz diye kuruluveren 
dostlukları özlüyorum. Birbirimize yazdığımız o uzun, 
o ayrıntılı mektupları özlüyorum. Birbirimizi 
eleştirmeyişimizi özlüyorum. Birbirimizin dedikodusunu 
yapmayışımızı özlüyorum. Sevgili olarak kimseleri 
yakıştırmayışımızı özlüyorum. Arkadaşımı koruyacağım 
diye annemle yaptığım tartışmaları özlüyorum. 
Kavgayı değilse de kavganın altındaki ruhu özlüyorum. 
Dünyaya karşı arkadaşımın koruyucu meleği olmayı özlüyorum. 
Veya öyle olduğumu sanmayı..


Bıraktım oğlumun arkadaşlarını eve istedikleri 
gibi girip çıksınlar. Bıraktım oğlumun arkadaşlarını 
istedikleri gibi buzdolabını talan etsinler. 
Bıraktım oğlumun arkadaşlarını istedikleri gibi 
sevsinler birbirlerini. Tek bir laf etmedim. Oğlumun 
arkadaşı oğlum oldu..


Ellisinden sonra arkadaş yapılamıyor. Kötülükten değil. 
Başka bir şey. Ama neden çözemiyorum..


Şu ana kadar sahip olduğum tüm arkadaşlarımı çok seviyorum...



Yazarı bilinmiyor

Paylaşan: İnci Tun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder