20 Aralık 2011 Salı

Bu günlerde geçmişte eşim, dostum, öğretmenim arkadaşım, yoldaşım, sevgilim olan canları düşünüyorum..



Beni ben yapan ..
verdikleri mutluluk, acı, seviç,
bilgi, sevgi ve emeklerin
katkısıyla demlendiğim,
 acıyı bal eylediğim canları..

 Birlikte paylaştığımız yaşam parçalarını..

Birer birer vedalaşmadayım her biriyle.

Olaylarla bir derdim yok..
onlar yaşanması gerektiği gibi yaşandılar..
ve yerine getirdiler işlevlerini..
Kendimi ve onları affedeli çok oldu..

Bende ki canlardan vazgeçememde saklı
hüznüm...

Onları çok özlüyorum..
paylaştıklarımızdan hep  mutlu anlar kaldı bende..
Acılar bile bal oldular..

Bilmem onlarda kaldım mı?  onların bende kaldıkları kadar
naif..

geçmişteki sevgilerimin hüznüyle demleniyorum şimdi de..

Bu hal nedir? Anlamlandıramıyorum..

Gözümde yaşlar tomurcuklanıyor..
Özlem mi?
Yoksa bir öksüzlük hissi veya 
bir  yabancılaşma duygusu mu? 
Ölecek gibiyim bu gece..

Hep derdim ki insan
yaşamdaki son günüymüş gibi yaşamalı her gününü.. 

Bu gece son gecem... 
vedalaşıyorum geçmişimle
sevdiklerimle.. ölüyorum..

öldürüyorum kendimi yeniden 
yeniden
yeniden doğmak üzere..

yeni sevgilere.. yeni bilgilere.. yeni insanlara..

gebe kalma zamanını kaçırdıysam da kendi kromozomlarımı taşıyan canları
Doğurmaya durdum;
benden ayrı varlık kazandırklarında yaşayacak olanları:
bir romanı,  bir öyküyü..belki de  yeni bir aşkı..

Öyleyse doğum sancıları normal olmalı,
ölecek olduğumu sandığım 
kalp ağrılarımı yaratan..

Bu hüzünün göbek kordonunı kesmeliyim
bir cesaret..
Ki  onlarda kalan beni 
bende kalan beni ve kendimi...

öldürmeliyim..

Zümrüd-ü anka kuşları gibi doğmaya küllerimden..

Halide Melda Kapyalı 
04.12.2011  sa : 03:15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder